all time - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

all time

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"all time" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
all time s. gelmiş geçmiş

"all time" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 115 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
all the time zf. hep
all the time zf. her zaman
General
all-time high i. tüm zamanların en yükseği
all-time best i. gelmiş geçmiş en iyi
all the time of the world i. dünyanın bütün zamanı
most popular jukebox model of all time i. tüm zamanların en çok tutulan müzik kutusu
all time high i. en yüksek seviye
all time low i. en düşük seviye
reach an all-time high f. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
be at all-time high f. tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyretmek
reach all-time high f. tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmak
pee all the time f. sürekli işemek
get beat up all the time f. sürekli dayak yemek
be at an all-time low f. en düşük seviyesinde olmak
can't help speaking highly of something/someone all the time f. anlata anlata bitirememek
all time favorite s. tüm zamanların en ünlü
all time favourite s. tüm zamanların en iyi
all time favourite s. tüm zamanların en ünlü
all time favorite s. tüm zamanların en iyi
all-time s. başlangıçtan şimdiye kadar
all the time zf. sürekli
all the time zf. akşam sabah
all the time zf. mütemadiyen
all in good time zf. müsait bir zamanda
all the time zf. sabah akşam
all the time zf. hafta sekiz, gün dokuz
all the time zf. ara vermeden
all the time zf. sürekli olarak
all the time zf. ha babam
all the time zf. sürece
all the time zf. dığı sürece
all the time zf. daima
all the time zf. durmadan
all in good time zf. uygun bir zamanda
all the time zf. ikide bir
at all sorts of time zf. vakitli vakitsiz
all the time zf. ha bire
all in good time zf. zamanı gelince
all the time zf. ikide birde
all the time zf. boyuna
all the time zf. -diği sürece
of all time zf. her an
of all time zf. ne zaman olursa
of all time zf. dilediği zaman
of all time zf. her zaman
Phrases
after all this time expr. bu kadar zaman sonra
after all this time expr. bunca zaman sonra
that's all we have time for expr. bize ayrılan sürenin sonuna geldik
in no time at all expr. çok çabuk
in no time at all expr. çabucak
in no time at all expr. çabucacık
in no time at all expr. çok geçmeden
after all that time expr. onca zaman sonra
all in good time expr. her şeyin bir zamanı var
Proverb
third time pays for all üçte keramet vardır
third time pays for all allahın hakkı üçtür
Colloquial
all-time i. tüm zamanların en yüksek derecesi
greatest of all time (g.o.a.t) i. kulvarın en çarpıcı ismi (k.e.ç.i)
of all time s. gelmiş geçmiş
all-time s. rekor
greatest of all time s. tüm zamanların en iyisi
greatest of all time s. tüm zamanların en büyüğü
greatest of all time s. gelmiş geçmiş en iyi …
greatest of all time s. gelmiş geçmiş en büyük
all-time high (low) s. tüm zamanların en yükseği/düşüğü
all-time high (low) s. rekor seviye/en düşük seviye
all-time high (low) s. tüm zamanların en yükseği/düşüğü
all-time high (low) s. rekor seviye/en düşük seviye
goat (greatest of all time) expr. gelmiş geçmiş en iyi
goat (greatest of all time) expr. tüm zamanların en iyisi
Idioms
have all the time in the world f. dünya kadar vakti olmak
have all the time in the world f. çok zamanı olmak
have all the time in the world f. istemediği kadar çok zamanı olmak
in no time at all expr. aniden
in no time at all expr. bir anda
in no time at all expr. hemen/anında
a good time was had by all expr. herkes güzel vakit geçirdi
a good time was had by all expr. herkes eğlendi
can't rain all the time expr. hep kötü gidecek değil ya
goat (greatest of all time) expr. tüm zamanların en iyisi
goat (greatest of all time) expr. tüm zamanların en büyüğü
goat (greatest of all time) expr. gelmiş geçmiş en iyi …
goat (greatest of all time) expr. gelmiş geçmiş en büyük
Speaking
accidents happen in surgeries all the time expr. ameliyatlarda kazalar hep yaşanır
have you been here by yourself all this time? expr. bunca zamandır burada tek başına mıydın?
it was all a waste of time expr. bu tamamen bir vakit kaybıydı
you can't keep doing this all the time expr. bunu yapmaya devam edemezsin
where have you been all this time expr. bunca zamandır nerelerdesin
you can't be happy all the time expr. her zaman mutlu olamazsın
it's the worst time of the year for all of us expr. hepimiz için yılın en kötü zamanıdır
I bet that happens all the time expr. eminim bu sürekli oluyordur
why are you late all the time? expr. neden sürekli geç kalıyorsun?
we're on the phone all the time expr. sürekli telefonlaşıyoruz
we talk about you all the time expr. sürekli senden bahsediyoruz
all I need is time expr. tek ihtiyacım olan şey zaman
time heals all wounds expr. zaman herşeyin ilacıdır
time heals all wounds expr. zaman tüm yaraları sarar
Trade/Economic
all-time job i. fultaym iş
all time bottom i. fiyatların veya ekonomik faaliyetlerin en düşük olduğu dönem
all-time i. fultaym
all time high i. fiyatların veya ekonomik faaliyetlerin en yüksek olduğu dönem
all time saved both ends i. her iki sonuçta kazanılan bütün eylem zamanı
all working time saved both ends i. her iki sonuçta kazanılan bütün çalışma zamanı
all-time bottom i. iktisadi faaliyetlerin en düşük olduğu zaman
all-time job i. tümgün iş
all-time high s. iktisadi faaliyetlerin en canlı olduğu zaman
all-time s. tümgün
Technical
electromechanical non-specified time all-or-nothing relay i. elektromanyetik belirlenmemiş var-yok rölesi
Sport
knocking down of all pins at one time i. bowlingde tek atışta bütün labutların devrilmesi
British Slang
all time loser i. bar
Modern Slang
agatt (all gear all the time) i. motor sürerken her zaman tam teçhizatlı giyinme
ajatt (all japanese all the time) i. bir japonca öğrenme yöntemi
ajatt (all japanese all the time) i. her zaman her yerde japonca
agatt (all gear all the time) i. motor sürerken tüm güvenlik kıyafetlerini giyme
agatt (all gear all the time) i. motor sürerken giyilmesi gereken kıyafetleri eksiksiz olarak giyme